Çelik'in konuşmasından bazı satır başları şöyle:
"Teşkilatlarımız birer siyaset okuludur. Hem ana kademesi hem kadın hem gençlik kolları kapsamlı şekilde hazırlıklarını yapıyorlar. Temmuz ortasında kampımız olacak. Cumhurbaşkanımızın katılımıyla yaz dönemi çalışmalarını değerlendireceğiz. İsrail'in İran'a saldırısı, Gazze'de yürüttüğü soykırım, Rusya-Ukrayna savaşı devam ederken Dışişleri Bakanlığı sunumu çerçevesinde bunu ele alıyoruz.
Rusya-Ukrayna arasındaki çatışmalarda oradaki nükleer santrallerle ilgili olarak dikkat çekilenlerden çok daha tehlikeli olmasına rağmen İran'daki tesislerin gündeme getirilmemesi son derece ibret vericidir. İsrail'in İran'a saldırısıyla birlikte BM şartı dahil olmak üzere hepsinin ihlal edildiği bir tablo ortaya çıkmıştır.
Uluslararası hukukun geçerliği açısından vahim manzaradır. İran nükleer anlaşmalara taraf ülke, İsrail ise nükleer silah olmasına rağmen taraf değil. Burada Cumhurbaşkanımız başından beri bu meseleyle ilgili prensibini net şekilde ortaya koymuştu. 'Biz bölgede hiç kimsenin nükleer silah sahibi olmasını istemiyoruz' demişti.
Bu çatışmaların hiçbiri yok iken, soykırım başlamamış iken New York'ta bulunurken bir sürü liderle görüşme yapıyordu Cumhurbaşkanımız. Orada Netanyahu'ya dedi 'Başkalarının nükleer çalışmasını eleştiriyorsunuz ama kendiniz nükleer silah sahibisiniz' demiştir. Umman'da ABD ile İran arasında müzakereler devam ederken İsrail saldırmıştır. İsrail'in saldırısı bir bakıma müzakere masasına yapılmış saldırıdır.
Bugünün gündemi Hürmüz Boğazı'nın İran tarafından kapatılıp, kapatılmayacağı. Nükleer tesislerin üzerine bomba yağdırılırken, İran bombalanırken iki şey dikkat çekiyor. Birincisi nükleer tehlike, Hürmüz Boğazı'nın kapatılmasından daha büyük tehlike. Saldırgan taraf İsrail olduğu halde İsrail'in saldırganlığı üzerine cılız cümle kuranlar İran'ın cevabının vahim sonuçlar doğuracağını ifade ediyorlar.
Bugün İsrail hangi tesisleri vurmuş diye basın toplantısından önce baktım. Doğrudan sivil hedefleri vuruyor. Hastaneyi, üniversiteyi vuruyor. Nükleer tesisleri bahane eden İsrail'in İran'a saldırmasının herhangi meşruluğu yok.
Hedef nükleer silahın engellenmesi şeklinde İsrail'in kendi kendine uydurduğu tutum ise o zaman sivil altyapıyı niye vuruyorsunuz? Biz İran'a yapılan her türlü saldırıyı kınıyoruz. İran'ın güvenliğini, milli egemenliğini, toprak bütünlüğünü sonuna kadar destekliyoruz. BM üyesi bir ülkenin saldırıya uğraması hiçbir şeklinde kabul edilemez.
7 Ekim'den sonra Netanyahu ilk yaptığı açıklamada David Koridoru'nu kurmaktan, birtakım kehanetleri gerçekleştirmekten, Ortadoğu'nun haritasını değiştirmekten bahsetti. Bunun İsrail'in güvenliği ile ilgisi yok. Netanyahu hükümetinin saldırgan örgüt olarak davranmasıdır buradaki mesele.
Bu saldırıyla ilgili olarak bilgi alınmasından itibaren hem Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla hem TSK hem diğer birimlerimiz Türkiye'nin güvenliği açısından her türlü tedbiri almıştır. Bütün birimler teyakkuz durumuyla görevlerini yerine getirmiştir.
Şimdi bölgede derinlemesine çatışmaların ortaya çıkabileceği tablo ortaya çıktı. Şimdi İran'ın misillemesiyle ilgili haberler takip edilirken İsrail saldırganlığının devam ettiğinin altını çizmek lazım. Bugün İsrail sivil altyapısını vurdu.
Kimsenin başka bir ülkeye saldırarak rejim değişikliğinden bahsetmek gibisinden bir şey olamaz. Rejim değişikliğinden bahsetmek hele de bir saldırıyı rejim değişikliğine kaydırmak, İran'da dini liderin hedef alınması gibi bir yaklaşım asla kabul edilemez. Şimdiye kadar Netanyahu hükümeti tarafından pekçok cinayet işlenmiştir. İran'da rejim değişikliği ya da herhangi şekilde dini lidere dönük olarak tutumun ortaya konması vahşette yeni bir aşamaya geçmektedir.
Birileri çıkıp İsrail'in güvenliğinden bahsetmesinin hiçbir zemini yoktur. Bugün İsrail'deki sivilleri en güvensiz ortama sokan Netanyahu hükümetinin agresifliği ve saldırılardır. İsrail için en büyük tehdit Netanyahu hükümetinin kendisidir. Herhangi bir şekilde dünyada elinde güç olan, bombardıman uçağı olan başka rejimleri dönüştürmeye kalkması kabul edilemez.
Sayın Amerikan büyükelçisi Amerika'nın rejim değişikliğinin ardından koşmayacağını bahsetmişti. Biz de bunu olumlu karşılamıştık. Bunun Afganistan ve Irak'ta ne sonuçlar doğurduğunu herkes tarafından görüldü. İsrail'in yaptığı propagandanın herhangi şekilde siyaset biçimine dönüşmemesi gerekir. Kimsenin kimsenin rejimini değiştirmek ya da üst düzey yönetimi hedef almak gibi bir yaklaşımı sözkonusu olamaz.
Türkiye gündemine hakimdir. Kendi politaarını tutarlı bir şekilde yönetmektedir. Terörsüz Türkiye hedefinde geri gitme, aksama, gevşeme yoktur. Terörsüz Türkiye hedefi konusunda olgunlaşmış stratejimiz sözkonusudur. Önümüzdeki aylar içinde silah bırakmanın somut, kapsayıcı ve tam olarak gerçekleşmesi ve bunun sahada TSK ve MİT tarafından takip edilmesi yaklaşımımız aynen devam etmektedir. Terörsüz Türkiye, terörsüz bölge politikasına ilham verecek demiştik.
Pekçok güç odağı doğrudan çatışmaya girmeyerek vekalet savaşı içinde bölgeyi terör örgütleri üzerinden dizayn etmeye çalışmaktadır. Bu çerçevede biz terörsüz Türkiye ile ilgili çalışmalarımızın öngördüğümüz takvim, strateji ve uygulamaları sürdürüyoruz. Bugün gelinen aşamada terör örgütünün silah bırakması ve silahların TSK ve MİT'in içinde olduğu doğrulama mekanizması olarak teyid edilmesi esas hedeftir.
Bölgede hangi gruba karşı yapılırsa yapılsın her türlü provokasyonu reddediyoruz. Dün Şam'da kiliseye yapılan saldırı bölgedeki gelişmelerden bağımsız değildir. Saldırıyı DEAŞ'ın gerçekleştirdiğine dair istihbarat bilgisi var. Arkasında kimler olabileceği konusunda yüksek deneyimimiz var. Bir kez daha o saldırıları kınıyoruz, lanetliyoruz.
Çatışmaların en yoğun olduğu zamanda Cumhurbaşkanımızın müzakere masasına dönülmesine ilgili olarak hem bölge hem dünya liderleriyle yoğun trafiği oldu. Cumhurbaşkanımızın yürüttüğü diplomasi trafiğinin genişliğinde bir trafik dünyada hiçbir lider tarafından yürütülmemiştir. Müzakere masasına dönme sözkonusu olduğunda Cumhurbaşkanımız memnuniyetle ev sahipliği ve arabuluculuk yapabileceğini söyledi.
İran haklı olarak şunu söylüyor 'biz zaten müzakere masasındaydık' diyor. 'Saldırı devam ederken müzakere masasına dönmemiz mümkün değil' diyor. İran haklıdır. Bugün sağlanması gereken şey İsrail saldırganlığının durdurulmasıdır. Durdurulduktan 1 dakika sonra müzakere gündemi enerjik gündem haline gelecektir. Burada sorun İsrail'in saldırganlığı. Türkiye üzerine düşeni yapmaya hazırdır. Bu bombalar devam ederken müzakere masası nasıl kurulacak? Öncelikle İsrail'in durdurulması gerekiyor.
Rapörtör 'Avrupa'ya giden yol Silivri'den teslim' demiş. Bunlar adrese teslim birtakım yazılar yazıyorlar. Bunların gerçeklikle hiçbir ilgisi yok. Bize dönük eleştirileriniz varsa buyrun diyorsunuz. Adalet, hak ve özgürlüklerle ilgili eleştirileriniz varsa buyrun faslı açalım diyoruz İçeriğini dolduramazsak faslı kapatmazsınız. Rapörtürlerin hepsi artık retorik rapörtörü haline gelmiştir. Bugün eleştirdiği Baykar'ın kendisinin güvenlikten sorumlu mekanizmanın başına geçse ilk ziyaret edeceği yer Baykar'dır.
Grup başkanvekillerinin savcılık makamının yürüttüğü soruşturmayla ilgili bizi suçlaması yeni değil. Neresi kazılırsa ne çıkar muhabbetine girilmişken. Hiçbir yer kazınmadan CHP'deki tartışmaları görüyorlar. Sayın Cumhurbaşkanımıza, partimize karşı kullandıkları çirkin ifadeler içinde bulundukları durumları örtbas etmekten ibarettir. Bugün iddiaların tamamı CHP'lilerin CHP'lilere karşı getirdiği iddialardır.
Bugün de itirafçı olanlardan tutun, yolsuzluk soruşturmasıyla ilgili konuşanların hepsi CHP'lilerdir. CHP yönetiminin gerçekçi değerlendirme yapması gerekmektedir. Bir partinin düştüğü hale bakın. Cumhurbaşkanımız çok uzun zamandır Başbakanlık, devlet başkanlığı, Cumhurbaşkanlığında seçimle başa gelmiş bütün dünyada en tecrübeli liderdir. Bu bütün liderler tarafından Cumhurbaşkanımızın kapasitesi ve birikimi dile getirilmektedir. Bu vatandaşlarımız açısından da net bir gerçektir.
Sayın Özel'in yürüttüğü herhangi bir diplomatik süreç olmadı. Herhangi bir uluslararası krizi yönetmedi. Yönetmeye çalıştığı tek kriz, kurultaylarla ilgili gündeme kriz, o da yönetilemiyor. Bir de yolsuzluk soruşturmasıyla ilgili kriz. Sayın Özel defalarca son derece vahim dış politika hataları yaptı. CHP'lilerin meclis tutanaklarında vardır.
Mavi vatanda Türkiye'nin hak ve menfaatlerine karşı çı4kan CHP'lilerdir. İran'ın Türkiye için nükleer tehdit olaileceğini sanki bu saldırı iyi oldu diye ima edenler yazı yazanlar CHP'liler. Burada hiçbir CHP yönetiminde olmamış kadar büyük savrulma var. CHP'de pekçok fikirde ayrışırız; ancak milli menfaatler sözkonusu olduğunda, sayın Baykal döneminde uzun süre aynı parlamentoda görev yaptık böyle bir şey görülmemişti. CHP'nin bu dönemdeki dış politika yazılımında problem var.
Dış politikanın yönetilmesini CHP'nin yönetilmesi gibi savruk şekilde yapılabileceğini zannediyorlar. Cumhurbaşkanımız tarafından bu süreçlerde defalarca tavrını ortaya koymuştur. Biz mesele yönetiyoruz ve sonuç almak istiyoruz. Onların yönettiği mesele kurultay ve benzeri işler. Bir cümlede meselenin bütün boyutlarını çözmüş olmuyorsunuz.
Şam'da kiliseya yapılan saldırıyı bir kere daha kınıyoruz, lanetliyoruz. Bu DEAŞ tarafından yapıldığı söylendi. Bu meseleleri noktasal açıdan 'şu yaptı denebilir' ama denklem olarak bölgede başka birtakım mücadelelerin devamı olarak okumak mümkün. Orada DEAŞ kısmı, PKK kısmı, SDG kısmı var ama bu etiketlerin arkasında bunları yönetmeye çalışan güç denklemi var. Arkalarında onları yönetmeye çalışan başka denklemler kurmaya çalışan birtakım yakaşımları, politik oyunları görüyoruz. Bunu en yakın şekilde takip ettiğimizi ifade etmek isterim.
Sayın Bahçeli yaptığı açıklamalar, stratejik müdahalelerle bu sürecin hedefine ulaşması için son derece kıymetli açıklamalar yapıyor. Terörsüz Türkiye sürecinin terörsüz bölge sürecine ilham kaynağı olacağı yeni bir denklemi oluşturabileceği görüldüğünde bölgeye dönük olarak vahşet, gözyaşı ve kan vaad edenlerin terörsüz Türkiye'yi baltalamak üzerine aktif tutum içerisinde olduğunu biliyoruz. Perde gerisinde bunların provokasyonlarla mücadelemiz devam ediyor. Arka plandaki bu mücadele devam ederken yapmamız gereken bütün bu oyunu bozmanın yolu terörsüz Türkiye hedefine ulaşmaktır.
Meclis Başkanımızın dediği yanlış anlaşılmış. Meclis'in buna siyasal ve sayısal açıdan karar vermesi son derece önemlidir yeni anayasa sürecinde. Meclis'ten onay alınsa bile milletin onayı hem gereklidir hem nihaidir. Biz bütün meselelerde ilk karar verici de son karar verici de millettir. Yeni anayasa sürecinde tabii ki milletin onayını her zaman arayacağız."
Hibya Haber Ajansı
© Copyright 2025 Sahne İçinde Kulis Haber Tüm Hakları Saklıdır.
Web sitemiz Hibya Haber Ajansı Abonesidir.